Ana Sayfa
roma imparatorları
roma
büyük iskender imparatorluğu
osmanlı imparatoluğu
osmanlı hükümdaları
sasaniler
cengizhan imparatorluğu
pers imparatoluğu
kutsal roma-germen imparatorluğu
otuz yıl savaşları
hunlar
avrupa hunları
antik mısır
imparatorluklar tarihi
büyük şarlman imparatorluğu
emevi imparatorluğu
göktürk kağanlığı
kartaca
partlar
iskitler
uygurlar
antik yunanistan

Roma Cumhuriyeti Antik Roma medeniyetinin cumhuriyet ile yönetildiği dönemdir. MÖ 509 yılı civarında monarşinin kaldırılmasıyla başlamıştır. Cumhuriyet dönemi 500 yıla yakın bir süre devam etmiştir. Roma Cumhuriyeti'nin tam olarak ne zaman Roma İmparatorluğu'na dönüştüğü yoruma göre değişir. Tarihçiler bu dönüşümün geçekleştiği dönemi belirleyen olaylar olarak Jül Sezar'ın MÖ 44'te daimi diktatör seçilmesini, Aktium Savaşı'nı (2 Eylül MÖ 31) ve Roma Senatosu'nun 27 Ocak MÖ 27'de Augustus'a olağandışı yetkiler vermesini gösterirler.

Ne var ki o dönemde Roma vatandaşları cumuriyetin kalktığının farkında değillerdi. Julio-Claudian hanedanına mensup ilk imparatorlar cumhuriyetin her ne kadar ellerindeki olağandışı yetkilerin güvencesi altında olsa da hâlâ varolduğunu ve günün birinde eski haline kavuşacağını savunuyorlardı. Roma MS 3. yüzyıla kadar ismen cumhuriyet olarak kaldı.

Cumhuriyetin Kuruluşu [değiştir]

Krallara karşı isyanın tarihi olarak MÖ 509 yılı kabul edilir. Bu tartışmaya açık bir konudur. Ulusal gururdan kaynaklanan sebeplerle Romalıları özgürlüklerini Atina'dan önce kazanmış gibi göstermek için Romalı tarihçilerin cumhuriyetin tarihinde değişiklikler yapmış olmaları mümkündür.

İlk konsüller kralın baş rahiplik dışındaki görevlerini devraldılar. Baş rahiplik görevi için Romalılar bir Rex sacrorum "kutsal işlerin kralı"nı seçiyorlardı. Rex sacrorum Senato üyesi olamıyordu. Cumhuriyetin son günlerine kadar nüfuz sahibi bir kimseyi "Rex" yani "Kral" olmayı istemekle suçlamak o kişinin kariyeri açısından tehlikeli bir iddiaydı. (Jül Sezar'ın suikastçileri monarşinin yeniden inşaasını engelledikleri iddiasındaydılar.)

Roma İmparatorluğu, Roma Cumhuriyeti'nin Augustus liderliğinde M.Ö. 1.yy.'da yeniden örgütlenmesiyle kurulan antik Roma devletidir. Uzun yıllar Akdeniz çevresinde hüküm süren Roma İmparatorluğu, Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklıklardan sonra M.S 395 tarihinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Batı kısmı (Batı Roma İmparatorluğu) 476 yılında Kavimler Göçü'nde Avrupa'ya gelen Türklerin saldırılarına dayanamayarak yıkılmış, doğu kısmı da varlığını Doğu Roma İmparatorluğu veya Bizans İmparatorluğu olarak 1453'de Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u feth etmesine kadar sürdürmüştür.

"Roma İmparatorluğu" ünlü Latince deyiş Imperium Romanum'un çevirisi olarak da kullanılır. Bu deyişte imperium sözcüğü bir bölge, vilayet anlamında kullanılmaktadır. Roma İmparatorluğu dünyanın Romalıların egemenliği altında kalan kısmı için kullanılan bir isimdi, denilebilir. Aslında Roma kent sınırlarının aşılması ve yayılma politikası imparatorluk döneminden çok önce başlamıştı. Roma İmparatorluğu en geniş olduğu dönemde yaklaşık 5.900.000 km2 büyüklüğündeydi. Avrupa tarihinin "klasik antikite" dönemindeki en geniş imparatorluğuydu.

Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu'nun yayılımı: Kırmızı - M.Ö. 133 Turuncu - M.Ö. 44 (Cumhuriyetçi generallarin zaferlerinden sonra)Sarı - M.S. 14 (Augustus'un ölümü)Yeşil - 117 (en geniş dönemi)
Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu'nun yayılımı:
Kırmızı - M.Ö. 133
Turuncu - M.Ö. 44 (Cumhuriyetçi generallarin zaferlerinden sonra)
Sarı - M.S. 14 (Augustus'un ölümü)
Yeşil - 117 (en geniş dönemi)

Augustus'un otokrasisinden yüzyıllar önce Roma (Roma Krallığı ve Roma Cumhuriyeti) zaten İtalyan Yarımadası'nı aşmış, önemli rakiplerini yenilgiye uğratmıştı. Augustus'un reformları Roma devletini bir imparatorluğa çevirmiş, 3. yüzyılın sonlarındaki Diokletian reformuna kadar sistem büyük oranda değişmeden devam etmiştir. Diokletian reformu imparatorluğu tetrarşiye dönüştürmüştür. Her ne kadar Diokletian'ın sunduğu politik sistem kısa bir süre boyunca varlığını korusa da, imparatorluğun ikiye bölünmesine yol açmıştır. Bu da Roma'nın egemenliğinin iki yüzyıl daha boyunca, Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olarak sürdürmesine olanak sağlamıştır.

Batı İmparatorluğunun geleneksel çöküş tarihi 4 Eylül 476'dır. Yaklaşık binyıl sonra, 1453'te, daha çok Bizans İmparatorluğu olarak anılan Doğu Roma İmparatorluğu Osmanlıların egemenliğine geçmiştir. Augustus'tan Batı imparatorluğunun çöküşüne kadar Roma Batı Avrasya'da egemen olmuş,

Kuruluşu [değiştir]

550 yılında Bizans. Yeşil alan I. İustinianos dönemindeki genişlemeyi gösterir
550 yılında Bizans. Yeşil alan I. İustinianos dönemindeki genişlemeyi gösterir

Bu dönem 610'dan öncesini kapsamaktadır. Roma İmparatoru Julianus döneminde (362-363) putperestlik yeniden canlandırılmak istendi ve Hıristiyanların etkinlikleri yasaklandı. Julianus'un ölümünden sonra Hıristiyanlık yeniden güç kazandı. 4. yüzyıldan başlayarak Roma toprakları Barbar akınlarına uğradı. I. Theodosius (379-395), Roma'yı ve Konstantinopolis'i ele geçirmek isteyen Vizigotları Balkanlar'da yendi ve onların Tuna Irmağı'nın güneyine doğru ilerlemelerini engelledi. Hıristiyanlığı benimseyen Theodosius, Batı Roma İmparatorluğu'nun Doğu ve Batı kesimlerini yöneten son imparator oldu. 395'te I. Theodosius öldü ve Roma İmparatorluğu ikiye bölündü.

Batı Roma İmparatorluğu topraklarına saldıran Vizigotlar, 410'da Roma'yı ele geçirdiler. Diğer Barbar kavimlerden Vandallar Kuzey Afrika'yı, İspanya'yı ve İtalya'yı yağmaladılar. Barbar akınlarının arkası kesilmedi ve 5. yüzyıl sonlarında Germen kavimleri Batı Roma İmparatorluğu'na son verdiler. Bizans İmparatorluğu ise bu saldırılara karşı koydu. Balkanlar'da Slavları, doğuda da Sasanileri yenilgiye uğrattı.

Bizans İmparatoru I. Jüstinyen (527-565), uzun süren iktidarı döneminde Kuzey Afrika, İtalya ve Doğu İspanya'yı yeniden ele geçirdi. Sasani kralıyla barış yaparak doğu sınırlarını güvence altına aldı. Ne var ki ülke içindeki siyasal ve dinsel anlaşmazlıkların önüne geçemedi. Bu anlaşmazlıklar, 532'de bir halk ayaklanmasına dönüştü. Nika Ayaklanması adıyla bilinen bu ayaklanma, komutan Belisarius tarafından başkentteki Hipodrom'da (bugünkü Sultanahmet Meydanı) bastırıldı ve 30 bin kişi öldürüldü.

Böylece ülke içinde istikrarı sağlayan Jüstinyen çeşitli alanlarda reformlara girişti. Onun en kalıcı reformlarından biri, Roma hukuku konusundaki derleme oldu. Bir komisyonun uzun çalışmalar sonunda oluşturduğu bu derleme, Corpus luris Civilis ("Medeni Hukuk Yasaları") adıyla bilinir ve çağdaş Avrupa hukukunun gelişmesine de temel oluşturmuştur.

Müslüman akınları ve dinsel uyuşmazlıklar (610-867) [değiştir]

Bizans İmparatorluğu 7. ve 8. yüzyıllarda doğuda Müslüman ve Pers ordularının saldırısına uğrarken, batıda Slavların tehdidi altında kaldı. 610'da, Bizans tahtını ele geçiren Herakleios (Herakleius), Perslerin saldırılarını durdurdu ve başkentin savunmasını güçlendirdi. Tuna Irmağı'nı geçerek Bizans topraklarına inen Avarlar'ı da yendi. Bu dönemde Araplar İslam dinini yaymak için fetihlere girişmişlerdi. Arap orduları 632'de Suriye ve Filistin'i ele geçirdiler. İskenderiye'nin teslim olmasından sonra Araplar, 642'de Mısır’ın tamamını denetim altına aldılar. 674-678 arasında Araplar birçok kez Konstantinopolis'i kuşattılarsa da ele geçiremediler.

Bizans tahtı 8. yüzyıl başlarında, Herakleios hanedanından İsauria (İsoriya) hanedanına geçti. İsauria hanedanından ilk imparator olan III. Leon (717-741), yeni Arap saldırılarını ve Bulgarları geri püskürttü. Daha sonra tahta çıkan V. Konstantinos (741-775) yaptığı seferlerle Balkanlar’da Bulgarların gücünü kırdı.

Bu savaş yıllarında Bizans'ta, Roma kültürünün ve Latince'nin yerini Yunan dili ve kültürü aldı. Buna dinsel uyuşmazlıklar da eklenince, imparatorluğun batısı ile doğusu arasında kesin bir kopuş gerçekleşti.

Güçlenme dönemi (867-1081) [değiştir]

II. Basileios, bir 11. yüzyıl elyazmasından
II. Basileios, bir 11. yüzyıl elyazmasından

Bizans, 867-1056 arasında imparatorluğu yöneten Makedonya hanedanı döneminde altın çağını yaşadı. Makedonya hanedanının kurucusu I. Basileios (867-886), daha önce yitirilmiş olan Anadolu'daki toprakları yeniden imparatorluk sınırlarına kattı. I. Basileios ve ardılı VI. Leon (886-912) dönemlerinde, imparatorluğun hukuk sistemi yeniden düzenlendi. II. Nikephoros Phokas (963-969), Girit ve Kıbrıs'ı yeniden imparatorluğa kattı, Suriye ve Balkanlar'da yeni topraklar ele geçirdi.

II. Basileios (976-1025), 1001'de Araplarla yaptığı anlaşmayla Kuzey Suriye'yi egemenliği altına aldı. 1018'de Bulgar topraklarını ve Anadolu'daki eski Bizans topraklarını imparatorluğa kattı. Ne var ki II. Basileios'tan sonra İtalya'da ve Balkanlar'da ayaklanmalar çıktı. Doğuda Büyük Selçuklular Anadolu'ya akınlar düzenlemeye başladı. İmparator Romen Diyojen, 1071'de Malazgirt Savaşı'nda Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan'a yenilerek tutsak düştü. Büyük Selçuklu komutanları Anadolu içlerine yaptıkları akınlarla 10 yıl içinde başkent Konstantinopolis sınırına dayandılar. 1075'te, başkenti Nikaia (İznik) olan Anadolu Selçuklu Devleti kuruldu.

Bu dönemde, Konstantinopolis'in güçlü patriği ile papa arasındaki görüş ayrılıkları sert tartışmalara yol açtı ve 1054'te Roma Katolik Kilisesi ile Yunan Ortodoks Kilisesi bağımsız kiliseler haline geldi.

Haçlı Seferleri (1081-1204) [değiştir]

1180 yılında Bizans İmparatorluğu
1180 yılında Bizans İmparatorluğu

Konstantinopolis’e dayanan Anadolu Selçukluları Bizans için önemli bir tehdit oluşturuyordu. Güney İtalya'ya egemen olan Normanlar da, imparatorluğu tehdit eden bir başka tehlikeydi. Komnenos hanedanından İmparator I. Aleksios (1081-1118) Normanlara karşı Venedik’le işbirliği yaptı. 1085'te Normanların önderi Robert Guiscard'ın, ertesi yıl da Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah'ın ölmesiyle Bizanslılar bir süre için de olsa bu tehlikelerden uzak kaldılar.

I. Aleksios, 1096'da Avrupa'dan gelen ilk Haçlılarla, Anadolu'da geri alınacak toprakların Bizans'a bırakılması konusunda anlaştı. Ama Haçlıların asıl hedefi, Kutsal Topraklar'ı (Kudüs) ele geçirmekti ve bu da Bizans’ın beklentilerini karşılamıyordu. Üstelik Haçlılar, Kudüs'e doğru ilerlerken aldıkları yerlerde kendi krallıklarını kurdular. IV. Haçlı Seferi’nde ise, Bizans'ın başkentini işgal ettiler. 13 Nisan 1204'te Konstantinopolis'i ele geçiren Haçlılar, kenti yağmaladılar.

Latin egemenliği (1204-1261) [değiştir]

1204'te Konstantinopolis'te, Flandre Kontu Baudouin'in yönetiminde bir Latin imparatorluğu kuruldu. Parçalanan Bizans İmparatorluğu'nun diğer yerleri Haçlı önderlerin yönetiminde Latin devletleri haline geldi. Haçlıların el koymadığı Bizans topraklarında ise bağımsız küçük Bizans devletleri kuruldu. Bu devletlerin en güçlüsü Nikaia'da (İznik) ortaya çıktı. 1208'de, I. Theodoros Laskaris, "Roma imparatoru" ilan edildi. Daha sonra tahta geçenler Nikaia egemenliğini Avrupa'ya kadar genişleterek devleti bir imparatorluğa dönüştürdüler. Trabzon'da ise, Gürcistan Kraliçesi Tamar'ın desteğiyle 1204'te Trabzon Rum Devleti kuruldu. Komnenos hanedanından Aleksios ve David tarafından kurulan ve Pontos Devleti de denen bu devlet, 1461'de Osmanlılar tarafından ortadan kaldırılıncaya değin varlığını sürdürdü.

Nikaia imparatorlarından IV. İoannes'i tahttan indiren general Mikhael (Mihail) Palaiologos, VIII. Mikhael adıyla taç giydikten sonra, 1261'de Konstantinopolis'e girerek Latin egemenliğine son verdi. Böylece Bizans'ta Palaiologoslar (Paleologlar) dönemi başladı.

Yıkılış dönemi (1261-1453) [değiştir]

VIII. Mikhael'in Bizans tahtını yeniden canlandırmasının ardından Avrupa devletleri Konstantinopolis'i ele geçirmek için yeni bir Haçlı Seferi düzenlediler. Ama 1281'de, Fransa Kralı IX. Louis'nin kardeşi Anjou Dükü Charles'ın komuta ettiği Haçlı ordusu Arnavutluk'ta yenilgiye uğradı. VIII. Mikhael döneminde Bizans doğuda Anadolu beyliklerinin saldırılarıyla karşı karşıya kaldı. Mikhael'in oğlu II. Andronikos (1282-1328) ve onun torunu III. Andronikos dönemlerinde Bizans, Anadolu'da Osmanlılarla, Balkanlar'da da Sırplarla savaşmak zorunda kaldı. 1299'da bir beylik olarak kurulan Osmanlı Devleti, Nikaia (İznik) ve Nikomedeia'yı (İzmit) ele geçirdi. Osmanlılar Prusa'yı (Bursa) da alarak burayı Osmanlı Devleti'nin başkenti yaptılar.

Bizans, Sırpların ve Osmanlıların arasında sıkışıp kaldı. Taht kavgaları da devleti zayıf düşürdü. Sırp Kralı Stefan Dusan, Sırp ve Bizans kralı olarak taç giydi. Daha sonra İoannes Kantakuzenos, VI. İoannes adıyla Bizans tahtına çıkarken Osmanlılardan destek gördü. Osmanlı Padişahı I. Murad, 1362'de Konstantinopolis'in kuzeybatısındaki Adrianopolis'i (Edirne) ele geçirdi ve kenti Osmanlı Devleti'nin yeni başkenti yaptı. Böylece Bizans İmparatorluğu, Yunanistan'ın güneyindeki topraklar dışında, dört yanından Osmanlı topraklarıyla çevrilmiş bir ada haline geldi.

Konstantinopolis 1391'de Osmanlılar tarafından ilk kez kuşatıldı. Yedi ay süren kuşatmadan sonra Bizans, Osmanlılara eskisinden daha çok vergi ödemeyi ve Konstantinopolis'te bir Türk mahallesi kurulmasını kabul etti. Bizans İmparatoru II. Manuel'in Macar kralından yardım istemesi üzerine sefere çıkan Haçlı ordusu, 1396'da Yıldırım Bayezid tarafından Nikopolis'te Niğbolu Savaşı'nda yenilgiye uğratıldı. 1402'de Osmanlıların Ankara Savaşı'nda Timur'un ordusuna yenilmesi, Bizans’ı rahatlattı. Bizans, Mora'yı yeniden egemenliği altına aldı ve Osmanlılara vergi ödemeyi kesti. 1421'de Osmanlı tahtına çıkan II. Murad, ertesi yıl Konstantinopolis'i ve Thessaloniki'yi (Selanik) yeniden kuşattı.

1444'te yeni bir Haçlı ordusu da Varna Savaşı'nda Osmanlılarca bozguna uğratıldı. Dört yıl sonra, 1448'de Bizans tahtına XI. Konstantin çıktı. Konstantinopolis'i ele geçirmek üzere hazırlıklarını tamamlayan Osmanlı Padişahı II. Mehmed, 2 Nisan 1453 pazartesi günü 80000 adamıyla ve düzensiz birliklerle oluşan bir kuvvetle şehri kuşattı.Hristiyanlar kenti sayıca azlıklarına rağmen (7000 kişi 2000 i yabancı destek kuvvetleri olmak üzere)ümitsizce savundular. 29 Mayıs 1453 Perşembe günü de 53 gün süren kuşatmanın ardından Konstantinopolis Osmanlıların eline geçti. Son İmparator Konstantinos Palaiologos en son şehir surları düştükten sonra muhafızlarıyla şehri terketmeye çalışırken görüldü; deniz tarafından gelen Osmanlı askerleriyle karşılaştı ve göğüs göğüse süren çarpışma sırasında öldü daha sonra cesedi çizmesindeki kartal armasından tespit edilerek kaldırıldı.Nerede gömüldüğü bilinmemektedir .Bizans İmparatorluğu da böylece tarihten silindi. İstanbul’u fetheden II. Mehmed, Fatih Sultan Mehmet olarak tarihe geçti.

Devlet yönetimi [değiştir]

Bizans Devleti, çok geniş yetkilerle donanmış bir imparator tarafından yönetiliyordu. Genelde iktidar babadan oğula geçerdi. Ama Bizans İmparatorluğu’nda, ordu komutanlarının zor kullanarak tahtı ele geçirdiği ve yeni bir hanedanın yönetime geldiği dönemler olmuştur. Bizans'ı bazen imparatoriçeler de yönetti. İmparator aynı zamanda en yüksek rütbeli ordu komutanı, en yüksek yargıç ve tek yasa koyucuydu. Konstantinopolis’teki Ortodoks Kilisesi’nin patriğini de imparator atardı. Başkent Konstantinopolis’te, Roma Senatosu örnek alınarak oluşturulmuş bir senato vardı. Bu senato imparatora yönetim işlerinde danışmanlık yapardı. Bazı yasalar yürürlüğe girmeden önce senatoda okunurdu. Senato da yasa tasarıları hazırlayarak imparatora sunabilirdi.

Ayrıca imparatorun hizmetinde bir başgörevli vardı. Bu kişi, bugünkü içişleri ve dışişleri bakanlarının görevlerine benzeyen bir görev üstlenirdi. Devlet daireleri, saray görevlileri, saray muhafız kıtaları, güvenlik, posta örgütleri ve yabancı elçilerle ilişkiler bu başgörevlinin sorumluluğunda ve yönetimindeydi. Maliye ve devlet topraklarının yönetiminden ise başka görevliler sorumluydu.

Bizans toprakları thema adı verilen askeri bölgelere ayrılmıştı. Bu yönetim sistemini ilk kez İmparator Herakleios uygulamış ve bu bölgelerin başına strategos denen komutanları atamıştı. Thema’daki askerlere toprak veriliyordu ve thema komutanı da çağrıldığında askerleriyle savaşa katılıyordu.

Bizans sanatı [değiştir]

Bizans sanatının kökeni Eski Yunan ve Roma sanatına dayanır. Bununla birlikte Mısır, İran ve Suriye kültürlerinden de etkilenerek, doğu ve batı uygarlıklarının bir bireşimi olarak gelişmiştir. Bizans’ın başkenti Konstantinopolis, ortaçağda dünyanın en büyük kentlerinden biriydi. Kent gösterişli sarayları, kiliseleri, hipodromu, zafer takları, dikilitaşları ve surlarıyla Bizans’ın da başlıca kültür ve sanat merkeziydi. Bizans sanatı, en önemli gelişmeyi mimarlık alanında yaptı. Bizans mimarlığının en belirgin özelliklerinden biri, yapılarda dev boyutlu kubbeler kullanılmasıdır. Öte yandan, duvar resimleri, mozaik, minyatür ve fildişi işçiliği gibi süsleme sanatlarında da Bizans çok ileriydi.

Sanat tarihçileri Bizans sanatını, Erken Bizans (330-726), Orta Bizans (867- 1204) ve Son ya da Geç Bizans dönemi (1261-1453) olmak üzere üç döneme ayırırlar.

Erken Bizans döneminde başlıca iki tür yapıya rastlanır. Bunlardan biri, uzunlamasına eksenli bazilika biçiminde ve kubbeyle örtülü merkezî planlı yapılardır. Yunan ya da Latin haçı planlı bazilika örnekleri ise ikinci tür yapı biçimidir. İstanbul'daki İoannes Studios Kilisesi (İmrahor Camii), Efes'teki Azize Meryem Kilisesi, Selanik'teki Ayios Dimitrios Kilisesi ve Aya İrini, uzunlamasına eksenli bazilika türünün başlıca örnekleridir. Kubbeyle örtülü merkezî planlı yapıların en çarpıcı örneği, 532-537 yılları arasında yapılan Ayasofya’dır. Bu yapı dünya mimarlık tarihinin de başyapıtlarından biridir. Kubbeli bazilika türünün İstanbul'daki diğer örnekleri ise, Sergios ve Bakhos Kilisesi (Küçük Ayasofya Camii) ile Khora Kilisesi'dir (Kariye Camisi). Bizans’ın imparatorluk sarayı olan Tekfur Sarayı, bir Orta Bizans dönemi yapısıydı. Bugün İstanbul'un Eğrikapı semtinde kalıntıları bulunan saray, üç katlı bir yapıydı ve duvarları tuğla ve kesme taşla bezenmişti.

İstanbul'un su gereksinimini karşılamak için yapılan Binbirdirek Sarnıcı ve Yerebatan Sarayı, Bizans mimarlığının bu alandaki en başarılı iki örneğidir. Constantinus'un yaptırdığı Binbirdirek 224 mermer sütun üzerine ve İustinianos'un yaptırdığı Yerebatan Sarayı da 336 sütun üzerine oturtulmuştur.

Bizans’ın mozaik resim sanatı ve duvar bezemeciliğinin en güzel örneklerine, Ayasofya, Kariye Camisi, Tekfur Sarayı ve Ravenna'daki San Vitale Kilisesi'nde rastlanır. Bu erken Bizans dönemi yapıtlardaki hayvan figürleri ve mitolojik sahnelerde, Sasani geleneğinin etkileri de görülür. Kilise denetiminin güçlendiği ve ikonaların yok edildiği dönemde (717-867), erken Bizans dönemi sanatındaki gelişme de durdu. Bu yeni dönemde mozaik resim sanatı yüzeysel ve simgesel bir anlatıma yöneldi, haç ya da benzeri simgeleri öne çıkardı.

Geç Bizans döneminde, yeni yapılardan çok, var olan yapılar onarıldı ya da ek yapılarla zenginleştirildi. Dönemin başlıca yapıları Lips Manastırı (Fenari İsa Camisi), Hagios Andreas Kilisesi (Koca Mustafa Paşa Camii) ve Khora Kilisesi'dir . Dinsel tasvire karış gelişmiş olan hareket, geç Bizans döneminde etkisini yitirdi. Bizans sanatı yeniden Helenistik ve Roma anlayışına dönerek, doğalcı ve gerçekçi bir üslubu benimsedi.

Bizans adı [değiştir]

Bizans İmparatorluğu kavramı tarihçilerin bir icadıdır ve İmparatorluğun hayatta olduğu dönemde hiçbir zaman kullanılmamıştır. İmparatorluğun Yunanca adı Basileia tön Romania (Roma İmparatorluğu) veya sadece Romania idi. Doğu Roma halkı da kendisini Romalı olarak adlandırırdı. Türkler ve Araplar ise Rum kelimesini kullanırlardı.[1] Batı Avrupa'da imparatorluktan "Bizans" diye bahsedilmeye başlanması Alman tarihçi Hieronymus Wolf'un 1557 yılında Corpus Historiae By­zantinæ adlı eserinin yayımlanmasının ardındandır. 1648 yılında Byzantine du Louvre (Corpus Scriptorum Historiæ Byzantinæ) ve 1680 yılında da Du Cange'nin Historia Byzantina adlı eserlerin yayımlanmasından sonra Montesquieu gibi Fransız yazarların arasında Bizans kelimesi popüler hale geldi.

Daha önceleri Batı Avrupa'da imparatorluk Imperium Graecorum (Yunanlıların İmapartorluğu) olarak adlandırılırdı. Özellikle 800 yılında Şarlman'ın Papa III. Leo tarafından Kutsal Roma İmparatoru (Imperator Augustus) olarak taçlandırılmasından sonra Roma mirası konusunda bir rekabet başlamıştı. Papalar ya da Batı'daki yöneticiler Doğu Roma imparatorlarından bahsedeceklerinde Imperator Romæorum unvanını kullanırlardı zira Imperator Romanorum unvanı Şarlman ve onun haleflerine aitti. Bu sebeplerden ötürü Bizans teriminin kullanılmasındaki amacın Kutsal Roma Germen İmparatorluğu'nun rakibi Doğu Roma İmparatorluğu'nu tarih sahnesinden silmek[1] olduğu düşünülebilir.

Batı Roma İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu'nun Diocletian tarafından bölünmesiyle ortaya çıkan antik bir devlettir. Diğer yarısı ise, bugün Bizans İmparatorluğu olarak bilinen Doğu Roma İmparatorluğu'dur. İmparatorluk, 3. yüzyıl ile 5. yüzyıl arasında aralıklı olarak var olmuştur. Bizans İmparatorluğu'nun kısa bir yeniden fetih dönemi de Doğu Roma İmparatorluğu'nun yeniden doğuşunu sağlayamamıştır.

Roma'nın Fethi ve Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşü [değiştir]

408 yılında Stilicho'nun ölümüyle Honorius tahtta çıktı ve 423 yılındaki ölümüne kadar devletin başında olsa da, hükümdarlığı vandalların ve Vizigotlar'ın gaspları ve işgalleriyle doluydu. 476'da Orestes, İtalya Kralı Odoacer'in yaptığı Odoacer yönetiminde Heruli federal devlet olma teklifini geri çevirdi. Onu Roma'dan kovdurdu ve İstanbul'a kendini İtalya'nın kralı olarak gösteren devlet nişanları yolladı.

4 Eylül 476'da tarihi bir toplantı düzenlendi. Toplantı sonunda Odoacer, İmparator Romulus Augustus'u tahttan indirdi. Fakat, uygulamada durum öyle değildi. Julius Nepos kendisini "Batının Kralı" ilan etti. Dalmaçya'nın ardılı olarak devam etti ve Bizans İmparatoru Zeno ve Kuzey Gaul'de yerleşim yerlerini korumakla görevli Syagrius tarafından tanındı. 480'de Nepos öldürüldü ve Odoacer Dalmaçya'yı işgal etti.

Miras [değiştir]

Ana Madde: Katolik Kilisesi, Roman Dilleri ve Latin alfabesi

Batı Roma İmparatorluğu parçalanınca, yeni Alman krallar yine de bir çok Roma hukukunu ve geleneğini sürdürdüler. Bir çok işgalci Alman kabilesi çoktan Hristiyanlaşmıştı, yine de bir çoğu Aryanizm'in takipçisiydi. Onlar da hemen Hristiyanlaştı. Başlangıçta kendi kabile hukukunu uygulusalar da, daha sonraları Roma Hukuku'ndan etkilendiler ve ikisini birleştirdiler. Roma Hukuku, modern medeni hukuğun temelini oluşturur. Buna karşın, örf ve adet hukuku ise Germanik Anlosakson hukukundan etkilenmiştir.

Latince gerçekte asla kaybolmamış bir dildir. Germenik ve Kelt dillerinin karışımıdır ve İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Romence ve Romanş gibi bir çok modern Roman dilinin temelini oluşturmuştur. Latince ayrıca İngilizce, Almanca ve Felemenkçe gibi bir çok Cermen dilini de etkilemiştir. Bu "saf" yapısını Roma Katolik Kilisesi sayesinde koruyabilmiştir ve bir çok ulus tarafından lingua franca olarak kullanılmıştır. Aydınlar ve bilim adamları tarafından tıpta, hukukta, diplomaside kullanılmaya devam edilmiştir.

Latin alfabesi, bugün dünyadaki alfabetik yazı sisteminde geniş çaplı olarak kullanılmaktadır ve J, K, W ve Z harfleriyle genişletilmiştir. Roma rakamları kullanılmaya devam ediliyor, fakat genel olarak Arap rakamları kullanılmaktadır.

Roma İmparatorluğu'nun hükümdarlıkla yönetilen büyük Hristiyan imparatorluğu olarak görülmesi bir çok kralı baştan çıkarmıştır. Şarlman, Frankların ve Lombardların kralı, 800 yılında Papa 3. Leo tarafından Roma imparatoru olarak taç giydirildi.

Batı Roma İmparatorluğu'nun en görünür mirası ise Roma Katolik Kilisesidir. Kilise, yavaşça Batı'da Roma kurumlarını yerleştirdi. Hatta, 5. yüzyılın sonlarında Roma'nın güvenliğini görüşmek için yardım etti. Germenik kabileler Roma'yı işgal edince, ve Ortaçağ'ın ortalarında Avrupa'nın ortası, batısı ve kuzeyi Katolik inancına geçtiler ve Papa'yı İsa'nın vekili olarak tanıdılar.


Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol